16 Temmuz 2008 Çarşamba

Ses Nasıl Oluşuyor ?


Ses Nasıl Oluşur Ve Nasıl Duyarız ?
Ses Nasıl Oluşuyor ?

...Sesimi bir teybe kaydettim dinlediğimde kendi sesime benzemediğini duyuyorum.Ya da telefondaki sesim ne kadar farklı diye düşünüyorsanız.Hatta bu nedenlerle sesinizi beğenmiyorum diyorsanız önce neden bu şekilde duyulduğunu açıklayalım.

...Ses nasıl oluşuyor? Basit olarak sesimiz nefesimizin akciğerler,nefes borusu üzerinden karşılıklı olarak bulunan çok ince ses tellerini titretmesi ve oluşan ses frekansının ağız içinde,dişlerde ve rezonans boşluklarında büyümesiyle şekil alıyor ve dışarıya yani hava boşluğuna ulaşıyor.
Peki kendi sesimizi nasıl duyuyoruz ?

...Oluşan bu sesi biz iki biçimde duyuyoruz.Birincisi dışarıya yani hava boşluğuna çıkan sesi dış kulak yoluyla.İkincisi de içerde oluşan ve boğazdan hatta ses tellerinden başlayıp dişlerde,rezonans boşluklarında yani tamamiyle kafa ve göğüs içindeki titreşimleri aldığımız iç kulak yoluyla.Yani bir nevi biz sesimizi stereo duyuyoruz.Bu nedenle de teybe kaydettiğimiz ses bizim sadece dışarıya çıkan sesimiz oluyor.Ancak biz içerde hem iç hem de dış kulaktan sesleri duyduğumuz için.Başka bir yerden dinlediğimizde sadece dışa verilmiş olan sesi dinliyoruz.Tabii bu duyumu da değiştirici etkenler vardır....Çok hassas mikrofonlar içeride oluşan seslerin de bir çoğunu alıyor ve sesin gerçeğe daha yakın tınıları duyuluyor.Profesyonel kayıt stüdyolarında böyle mikrofonlarla kayıtlar yapıldığı için sanatçıların veya şiir okuyan kişililerin vb..sesleri orjinaline yakın gelir.İkinci bir etken ise ses tekniklerini kullanabilmeyle ilgilidir....Eğer ses tekniklerini iyi kullanabilirseniz.Ön bölgede ağız,dişler hatta boğaz,burun,göğüs gibi bölgelerde oluşan sesleri de daha fazla dışarıya aktarma şansınız olur.


-Ses Teknikleri :

Nefes :
...Nefes, bir insanin hayatini sürdürebilmesi için ne kadar önemliyse, bir şarkıcı (Şancı) için de o kadar büyük bir önem arz eder. İyi ve doğru bir şekilde şarkı söyleyebilmek için en temel şart nefesimizi doğru kullanabilmektir. Bu şekilde hem ses enstrümanımızdan (vücudumuz, ses tellerimiz, rezonans boşluklarımız, vs.) optimum seviyede faydalanır, hem de nefesimizi serbest bırakabildiğimiz zaman psikolojik olarak büyük bir rahatlik elde edeceğimizden, kendimizi daha iyi bir şekilde ifade edebilme olanağı buluruz. Öğrencilerime her derste söylediğim ve bugüne kadar hocalarımın bana düstur edindirdiği şey; nefes, nefes ve nefestir.
...Nefesimiz üzerinde hakimiyet kurduğumuz zaman senelerce problemsiz bir şekilde şarkı söyler, aynı zamanda çok daha sağlıklı ve pozitif bir hayata kavuşuruz. Ülkemizde, birçok ünlü şarkıcının ciddi sağlık problemleri geçirmesinin nedeni de bana göre nefeslerini doğru olarak kullanamamalarından kaynaklanmaktadır. Klasik veya diğer türlerde olsun, iyi ve doğru şarkı söylemek için ilk adımları atmak üzere, benden ilk defa ders almaya başlayan öğrencilerime edindirmeye çalıştığım bilgileri asağida sizinle paylaşıyorum. Ancak en basta, nefes kontrolünde ustalaşma yolunda ilerlemeye başlamadan önce, ciddi bir biçimde yoga yapmasanız da en azından bir yoga kitabı alıp okumanızı tavsiye ederim. Bir şancının da başlangıç aşamasında şan gelişimini düzene sokacak 20 Emir vardir.
Önemli Not : Şan çalışmaları, özellikle yeni başlayanlar için bir öğretmen gözetiminde olmalıdır. Özellikle bu konuda acemi olanlar, nefes hakimiyetine sahip olmadıklarından ve kendilerini şan esnasında yeterince tetkik edemeyeceklerinden (daha doğrusu neyin doğru neyin yanliş olduğunu tam olarak bilemeyeceklerinden) kesinlikle tek başına çalışmamalıdırlar. Unutulmamalıdır ki, kendini ve tekniğini ispatlamiş hiçbir opera sanatçısı tek başına şan egzersizi, vs. yapmamakta, kişinin kendi kendini analiz ederkenki yetersizliğini göz önünde bulundurarak mutlaka bir eğitmen gözetiminde çalişmaktadırlar….

ŞAN SANATINA BASLANGIÇTA 20 KURAL
1) Nefes diyaframa alınacak. Özellikle nefes verirken karın kasları kasılmayacak ve yumuşatılmasına özen gösterilecek.
2) Solunum esnasında, bel, sırt ve bacaklardan destek alınacak, ağırlık bu noktalara verilecek. Nefes alınırken, diyafram ile birlikte sırt ve kaburga kemiklerinin sağa ve sola doğru genişlediği hissedilecek.
3) Nefes diyaframa alındıktan sonra, diyafram en alt iki kaburga kemiğinin birleşim noktasının altından çözülecek ve bu şekilde diyafram yumuşatılacak.
4) Diyafram yumuşatılırken veya geçici bir süre nefes tutulurken yutak kapatılmayacak ve boğazın her zaman açık olduğu hissedilecek.
5) Yine diyaframın yumuşatılması esnasında nefes, koltuk altlarının alt kısmındakı kaburga kemiklerini bir kasnak gibi düşünerek tutulacak. Bu kasnağın öndeki birleşim yeri sesin destek noktasi olacak. Ses verirken bu noktadan destek alinacak.
6) Omuz, boyun ve alt çenenin varlığı unutulacak. Düşünülecek tek yer sert damak olacak.
7) Daha nefes alırken ağzın içi ve tüm beden esner gibi büyütülecek.
8) Bu büyütme/genişletme işlemi verilecek en tiz notayı verecekmişcesine olacak.
9) Daha sonra, ses yolunun açılıp yumuşatılması için ağızdan bir miktar sıcak hava verilecek ve sesin havanın üzerine binerek hareket ettigi düşünülecek.
10) Ses vermeden önce kesinlikle çene açılıp ağızda pozisyon alınmayacak. Çenenin başlangıçtaki açıklığını ağızdan verilecek olan sıcak hava belirleyecek. Çene tamamıyla doğal bırakılacak, kesinlikle ileri itilmeyecek veya geri çekilmeyecek.
11) Bütün bunlar yapılırken, diyafram çok yumuşak olacak. Sanki askıdaymiş hissi korunacak.
12) Sıcak hava verilmesi işleminden sonra sesi bu nefese bağlama olgusu, beyinde sanki buz üzerinde (= nefes) patenle kaymaya başlama hareketi (= ses verme) imajinasyonu gibi bir imajla birleştirilecek. Aynı anda diyaframın bu imgelemi desteklemek üzere ileri ve aşaği dogru hareket ettiği tasavvur edilerek fonasyona geçilecek.
13) Fonasyon esnasinda hep sert damak/mask düşünülecek. Pes seslerde ses burun altı ve üst ön dişlere; orta seslerde burun, elmacık kemikleri ve göze; tiz seslerde de alın ve kafanın tepe noktasına gönderilecek.
14) Kafanın içi geniş bir boru gibi düşünülecek. Sesler tizleştikçe civanin bir boruda yükselmesi gibi sesin de yukarı doğru yükseldiği hissedilecek ancak bu hareket esnasında yumuşak damak/ağız boşluğunun arka kısmı, vs. düşünülmeyecek. Sesin yolu, üst ön dişler, burun ve alnın ön kısmı, vb. olacak ve asla bu yoldan çıkarılmaması sağlanacak.
15) Tiz seslerde çene aşağı doğru bastırılmayacak, kasılmayacak. Açıkçası, alt çenenin varlığı hiç hatırlanmayacak. Çene, ses kendi yolunu açarken hareket edecektir ancak, bu hareket kendiliğinden olacak ve bilinçli bir sekilde yapılmayacaktir.
16) Sesi tiz notalara tasimak üzere çene kasılıp gırtlağa yüklenilmeyecek. Sesi taşıma islemi gevşek haldeki diyaframın bir körük gibi kullanılması ile gerçekleşecektir. Çeneyi kasma refleksi anında bu refleksten kurtulmak amacıyla diyaframın yumuşatıldığı düşünülüp, omuzların geriye doğru açılarak göğsü genişletmesi sağlanacak ve sesin destek noktasından güç alınacak.
17) Tiz notalara çıkıldıkça daha da bir büyündüğü, genişlenildiği,şişildiği ancak bir o kadar da yumuşayıp gevşenildiği hissedilecek. Büyümenin merkez noktası olarak rezonans boşlukları temel alınacak.
18) Tiz notalara atak yapılırken sesin destek noktasına (Bkz madde 5) dayanılacak. Tizleştikçe aşağilar düşünülecek, ayaklarımızı bastığımız yerden giderek daha fazla destek alınacak.
19) Pes seslerde, ses rezonanstan aşaği düşürülmeyecek, itilmeyecek, rengi korunacak. Özellikle en alt sesler sanki tiz bir ses veriliyormuş gibi düşünülecek.
20) Yeniden nefes almadan önce, ciğerlerdeki hava tamamen boşaltılacak ve tekrar kurallarına uygun olarak nefes alınacak.

*** Yukarıda da bahsettiğim gibi, lütfen tek başınıza şan egzersizleri yapmayın. İnsan özellikle şan yaparken kendini yeterince analiz edemeyeceğinden, tek başınıza egzersiz yapmanız fayda yerine geri dönüşü olmayan zararlara da yol açabilir. İlaveten, çalışacağınız öğretmenlere gelince, bu konuda usta olan, kendini ispat etmiş veya en azından uzun süre sahnede bu işi yapmış olan kişilerle çalışmanızı salik veriyorum. Unutmayın, ses bu; diğer enstrumanlara benzemez … ***


Ses Hastalıkları
Ses Hastalıkları :
...Birçok insan için şikâyet nedeni olmayan durumlar, ses sanatçıları, özellikle de opera sanatçıları için son derece sıkıntı verici sorunlar yumağı haline gelebilir. ...Şarkıcılarda en sık rastlanan hastalıklar olarak ses teli nodulu, ses teli polibi, ses teli kistleri, ses tellerinde doku aralarında koyu kıvamlı sıvı birikmesi -tıp dilinde buna "Reinke ödemi" adı verilir-, üst solunum yolları enfeksiyonları, mide sıvısının boğaza geri akması -tıbbi terimi "reflü"dür-, şarkı sesinin yanlış kullanılması, konuşma sesinin yanlış kullanılması, ses teli iltihabı, hipotiroidi, cinsiyet hormonu bozuklukları, genel sağlık sorunları ve ses teli harabiyeti sayılabilir.
Ses Teli Nodülü...Ses teli nodülleri iyi huylu mukoza hastalıkları içinde, erişkin ve çocuklarda görülen en sık ses kısıklığı nedenidir. Ses teli nodüllerine genç kadınlarda ve erkek çocuklarında daha sık rastlanır. Topluluk içinde çok konuşan, mesleklerini sesiyle icra eden kişilerde görülme sıklığı, diğer meslek gruplarına oranla daha fazladır. Mide sıvısının boğaza geri akması nedeniyle, hastanın boğazım kazıması da nodüllerin oluşmasına yol açabilir....Ses teli nodulu, şarkıcıların en korktukları hastalıktır. Sesi bozmayan ve rastlantıyla görülen nodüller de vardır. Öyle ki, bazı ünlü ses sanatçıları kariyerlerini ses tellerindeki nodüllerle yapmışlardır. Bu nodüllere dokunmak doğru değildir. Ancak çoğu kez nodulu olan şarkıcının sesi kısılır, hava kaçağı fark edilir, sesin alt ve üst tonlarında kayıplar ortaya çıkar. Özellikle üst notalarda genişliğin azalması, soluk almada artış, sesteki esnekliğin kaybolması ve sesin kabalaşmasından şikâyet edilir. Sahnede uzun bir süre büyük efor sarf eden sanatçı, boynunun tüm ön kısmında, yorgunluk ve ağrı duyduğunu belirtir. Ses teli nodulu rahatsızlığında, ses genellikle kısık, kaba, çatallı ya da nefes nefese çıkar....Ses teli nodulu konuşma ve şarkı sesinin kötü kullanılmasından kaynaklanır. Nodulun boyu, şekli, rengi ya da simetrik olup olmaması her hastada değişiklik gösterebilir. Bu durum, sesin kötü kullanıldığı süre ve şiddetiyle ilişkilidir. ...Tedavide ilk önce kesinlikle ses eğitimi denenmelidir. Bu tedavi, hastaların çoğunda etkili olacaktır. Bazen çok büyük nodüller bile 6-12 hafta içinde gerileyip yok olabilir ya da şikâyetleri ortadan kaldırabilir. Nodul ameliyatı gereken şarkıcıların ameliyat öncesi ve sonrası ses eğitimleri ise, hastalığın tekrarlamasını önlemede en önemli etkendir.

Ses Teli Polipleri :...Ses teli polipleri genelde tek ses telinde, özellikle sesini zaman zaman birdenbire yükselterek konuşan ve gürültülü ortamlarda çalışanlarda görülür. Poliplerin ses teli içindeki küçük bir damarın yırtılması ile başladığı düşünülmektedir. Eğer bu tür bir oluşum sonrası ses teli dinlendirilmezse polip giderek belirginleşir. ....Aşırı bir ses eforunu takiben gelişen ses kısıklığı, polipli hastaların en büyük derdidir. Ses teli polipleri genellikle ses telinin üçte bir oranında ön, üçte iki oranında ise arka birleşim bölgesinde yerleşir ve ses teli nodülünden daha büyük olur. Erken dönemde siyahımsı ve kanamalı bir görüntüsü vardır. Özellikle saplı ve sapı uzun polipler, solunum sırasında hareket ederler. ....Polipler kimi zaman kendiliğinden gerileyebilir, ancak çoğu zaman cerrahi girişim ile çıkarılmaları gerekir. Bazı hastalar düşük dozda kortizon tedavisi ve ses eğitimi ile düzelmektedir.

Ses Teli Kistleri :...Bu kistler mukoza altında yerleşmişlerdir. Kistlerin doğumsal olabileceği gibi daha sonra oluştuğunu savunanlar da vardır. Hastalığın nedeni, genellikle sesin kötü kullanımıdır. Hasta, hekime ses teli nodülünde görülen yakınmalarla gelir. Teşhiste bazen sorunlar çıkar. Örneğin; reflü vb. nedenlere bağlı ödem sonucunda yapılan antiödem tedavisi ile, bazen ilk muayenede görülmeyen kistlerin, ödemin kaybolması ile görülebilir hale gelmesi söz konusudur. ...Kistler cerrahi dışı tedavilere yanıt vermezler. Ses teli üzerindeki mukozaya küçük bir keşi yapılarak kist çıkartılır. Mukoza tekrar yerine yatırılır ve mukoza fazlalığı çıkarılır. Ameliyat sonrasında ses eğitimi yapılmasında fayda vardır.
Reinke Ödemi :(Ses Tellerinde Sıvı Birikimi)....Reinke ödemi ses tellerinde, Reinke mesafesi denilen mukoza altındaki aralıkta yaygın bir şekilde sıvı toplanmasıdır. Genellikle iki taraftaki ses tellerinde birden oluşur. Ses tellerinde simetrik, donuk renkli, ses teli kenarlarına tutunmuş su torbası gibi bir görünüme sahiptir. ....Bazen bu sıvı birikimi hava yolunu tıkayacak kadar yaygın olabilir. Sesini kötü kullanan ve sigara alışkanlığı olan orta yaştaki kişilerde daha sık görülür. Ses tellerini sürekli tahriş eden öksürük sonrasında ve boğaz temizleme alışkanlığı olan kişilerde de gözlenebilir. Sigara, alkol yasağı ve ses eğitimine rağmen gerilemeyen bu hastalık cerrahi müdahale gerektirir. ....Profesyonel ses sanatçıları ile tiyatro sanatçılarında ve sunucularda sık rastlanır. Araştırma sonuçları, reflü olarak adlandırılan mide sıvısının boğaza geri akması ile reinke ödemi arasında bir ilişki olduğunu saptamıştır.
Üst solunum yolların'da nezle, grip, farenjit gibi hastalıklar olup da buna rağmen gırtlağı normal görünen sanatçı, kendini iyi hissediyorsa şarkı söyleyebilir. Tabii ki sanatçıya her zamanki gibi söyleyemeyeceği hatırlatılmalı, üst bölgelerdeki bazı değişiklikleri göz önüne alıp buna göre şarkı söylemeye çalışması önerilmelidir. Şarkıcının da bu durumda şarkı söylemesinin neler getirip neler götüreceğini hesaplayıp prova sırasında müzisyen arkadaşlarıyla tartışıp sahneye çıkıp çıkmamaya karar vermesi gerekir. Eğer sanatçının tekniği iyi ise enfeksiyonun getireceği sıkıntıları rahatlıkla bastırıp normal performansını gösterir.

Reflü (Mide Sıvısının Boğaza Geri Akması) ....Şarkıcılarda sık görülen bir rahatsızlıktır. Şarkıcılar sahneye boş mideyle çıkmayı tercih ederler çünkü dolu mide karın kasları denetimini azaltır. Düzensiz beslenme şekline ve zamanlı zamansız yemek yeme alışkanlığına bir de stres eklenince mide asidi artar. Mideden boğaza doğru oluşan buasit kaçağı gırtlak bölgesinde tahrişe ve su toplanmasına neden olarak seste sorunlar yaratır. ....Boğazda şişlik hissi ya da yutma güçlüğü, sürekli ses kısıklığı, boğaz temizleme ve öksürük, mide asit kaçağının belirtileri olabilir. Bazı hastalarda salya ve balgam şeklinde aşın miktarda burun ve boğaz salgısı da görülebilir.Mide asit kaçağının tedavisinde, alışkanlıkları ve beslenme düzenini değiştirmek, mide asidini azaltıcı ilaçlar kullanmak gerekir.

Ses Teli Kanaması :...Ses teli kanaması şarkı söylemeyi engelleyen bir rahatsızlıktır. Bu durum klinik olarak saptanırsa hemen kesin bir ses istirahatine başlanır ve rahatsızlığa yol açan hastalık araştırılır. Ciddi kanamalar ya da mukoza harabiyeti, ses telinde sertleşmeye neden olur ve buna bağlı olarak ses tellerinin titreşimleri bozulur. Bu da ses kalitesine yansır. Bu durum genellikle cerrahi yaklaşıma gerek göstermez. Çünkü dokular arasında biriken kan zamanla kendiliğinden dağılır. Özellikle kadınlarda, âdet dönemlerinde kanama ihtimalinin arttığına dikkat etmek gerekir.

Gırtlak İltihapları ....Birdenbire oluşan gırtlak iltihapları oldukça sık görülen, ses sanatçıları ve hayatını sesini kullanarak kazanan kişiler için rahatsız edici bir durumdur. Ses tellerindeki şişme ve kızarıklık iltihap sonucu olabilirse de, bazen iltihap olmadan da aynı durum meydana gelebilir. Bu durum genellikle sesin aşın ve kötü kullanımıyla ortaya çıkar. Bunun yanı sıra alerji ve bazı tahriş edici maddeler nedeniyle de oluşabilir. Hastada boğaz ağrısı, yutkunurken ağrı, giderek artan ses kısıklığı ve bazen de sesin hiç çıkmaması söz konusu olabilir. Ses genellikle boğaz kazıma hareketinden sonra ya da konuşmanın başlarında düzelme eğilimi gösterir, ancak kısa bir süre sonra daha da kötüleşir. Gırtlak iltihabı bakteri ya da virüsler nedeniyle oluşabilir. İltihap, ses tellerinin altındaki bölgeyi de etkisi altına almışsa sorunu kısa sürede çözümlemek zor olacaktır.

Hipotiroidizm ...İnsan sesi hormonal değişikliklere karşı çok hassastır. Bu hormonal değişikliklerin çoğu, etkisini gırtlak mukozası üzerinde gösterir. Ses tellerinin hacim ve şekilleri değişir, ses bozulur. Mekanizması pek iyi aydınlanmamış olmakla birlikte hipotiroidizmin, yani tiroid bezinin hormonunun azalmasının, sesi bozduğu çok iyi bilinir. Hafif hipotiroidizmde bile ses kısıklığı, ses yorgunluğu, seste perdelenme ve puslanma, ses genişliğinin daralması, boğaza bir şey takılmış hissi gibi yakınmalar görülür.
Cinsiyet Hormonları ...Cinsiyet hormonlarına bağlı sorunlara, genellikle kadın ses sanatçılarında daha sık rastlanır. Hormonal değişiklikler sonucu işlevsel, yapısal ve psikolojik bozukluklar ortaya çıkar ve ses bozulur. Ses şiddeti azalır, yüksek tonlara çıkmak güçleşir. Ses yorgunluğu ve seste boğukluk gözlenir. Bu nedenle bazı operalar solistlerini âdet dönemleri öncesinde izinli sayarlar. Doğum kontrol hapları birkaç ay gibi kısa bir süre kullanılsalar bile bazen sesi tamamen bozabilirler. ...Bu ses bozukluğu genellikle tamamen normale döner. Ancak hamilelik sırasında da âdet dönemindekine benzer ses değişiklikleri ortaya çıkar ve kalıcı olabilir. Ses bozukluğundan korunmak için âdet dönemlerinde kullanılabilecek güvenilir bir ilaç yoktur. Ancak bazı ilaçlarla âdet tarihi değiştirilerek, konser tarihinden sonraki günlere ertelemek mümkündür. İdrar söktürücü ilaçlar ses telindeki proteine bağlı sıvıları boşaltmaya yetmez. Ayrıca sıvı kaybına yol açarak mukozayı bozabileceğinden, bu ilaçların kullanılması doğru değildir. ...Âdet döneminde görülen karın ağrıları, karın bölgesindeki kasların desteğini bozduğu için şarkı söylemek güçleşir. Bu durum hamilelikte de sorun yaratır. Karın kasları desteği herhangi bir nedenle, örneğin karın bölgesine yapılmış bir ameliyatla bozulmuş bir şarkıcıyı, durum düzelene kadar şarkı söylemekten alıkoymak en akıllıca iştir.

Genel Durum Bozukluğu
...Şarkıcılar da sporcular gibi genel sağlık ve fizik kondüsyon bakımından çok iyi durumda olmalıdır. Karın kaslarının desteği ve solunum özellikle önemlidir. Eğer bir sanatçı iki kat merdiven çıkınca nefes nefese kalıyorsa, bırakın bir opera söylemeyi kısa bir resitali bile çıkaramayacaktır. ....Kansızlık ve halsizlik yapan her türlü hastalık, gırtlak ve boyun kaslarının çalışmasını ve mukoza özelliklerini bozar. Karın kaslarının çalışmasını bozan çeşitli hastalıklar, örneğin ishal, kabızlık da şarkı söylemeyi engeller. Ayak bileğinin burkulması bile vücut dengesini bozacağından, şarkıcı bu durumu dengelemek için farkına varmadan sesini yükseltir. Buna bağlı olarak sesi yorulur ve boynu ağrır. Uykusuzluğun da birçok ses sanatçısının performansını etkilediği, bilinen bir gerçektir.

Anksiyete (İç Sıkıntısı) ...Şarkıcının psikolojik durumu ses mekanizmasını doğrudan etkiler. Ses, heyecanın en açık ve güzel göstergesidir. Bir tanıdığımızın telefonda "alo" diyen sesinden, haberin iyi mi kötü mü olduğunu anlayabiliriz. Heyecanlandığımızda sesimiz titrer. ....Profesyonel ses sanatçılarında sahne öncesi anksiyete, yani iç sıkıntısı vardır ve bu doğaldır. Normal koşullarda sahne ve gösteri sanatçıları iç sıkıntılarını kontrol altında tutmayı başarırlar. Hattâ bazı sanatçılar bunun bir avantaj olduğunu bile öne sürerler ve bu iç sıkıntılarını enerji ve heyecana dönüştürüp seyircilere aktarabildikleri zaman başarıkazandıklarım söylerler. ....Genç sanatçılardaki aşırı iç sıkıntısı yetersiz çalışmadan kaynaklanır. Deneyimli sanatçılarda bile bazı olağanüstü durumlarda bu sıkıntıyı kontrol etmek mümkün olmaz. Bu gibi durumlarda ses sanatçısı sesinin kısıldığım, yorulduğunu, ses kalitesinin değiştiğini söyler ya da sesiyle ilgili başka şikâyetler öne sürer. ...Eğer bir sanatçı ilaç kullanmadan sahne korkusunu yenemiyorsa, altında daha ciddi bir sorun yatabilir ve psikoterapi faydalı olabilir. Bazen en dayanıklı ve sağlıklı sanatçılarda bile stres büyük sorun oluşturabilir. Eğer bu stres, kurumun idaresinden, şan hocasından ya da sanatçının yakınlarından kaynaklanıyorsa hekimin müdahalesi yararlı olabilir. Bazen sanatçı, katılmak istemediği bir prova ya da temsilin sorumluluğunu doktoru ile tartışarak paylaşabilir. ...İç sıkıntısı ve stresin altında daha ciddi bir psikiyatrik sorun yatıyorsa psikiyatri konsültasyonu ve psikiyatrik ilaç kullanımı gündeme gelebilir. Bu durumda kullanılan ilaçlar mukoza kuruluğu ve seste titremeye neden olacağından, sanatçının yaptığı işe bir süre ara vermesi gerekecektir.

Ameliyatlar ve Entübasyon ....Profesyonel bir şarkıcının gırtlakla ilgili ameliyat geçirmiş olması, üzerinde durulması gereken bir durumdur. Ameliyatın niçin, nasıl, kim tarafından yapıldığı, entübasyonun, yani ses telleri arasından soluk borusuna tüp takılıp takılmadığı etraflıca araştırılmalıdır. Entübasyon dediğimiz işlem sırasında anestezi uzmanı uyarılmalı ve daha az tahriş edici tüpler kullanılmalıdır. Hattâ bu uğurda, hastanın alnına "Dikkat! Kırılabilir" sembolü bulunan bir çıkartma bile yapıştırılabilir
Bademcik Ameliyatı ....Bademcik ameliyatı sonrasında şarkıcılar ses kısıklığından, ses kalitelerinin değişmesinden şikâyetçi olabilirler. Bademciklerin çıkarılması sesi değiştirebilir. Bademcik ameliyatı sonrası oluşan sert bağ dokusu ve ses telleri üzerindeki rezonans bölgesinin yapısındaki değişiklik buna neden olabilir ve bazen de ses değişimi kalıcı olur. Eğer bademciklerin çıkarılması mutlaka gerekliyse, ameliyatın etkisini azaltmak için uygun bir plan çerçevesinde çalışmak gerekir. Bazı durumlarda aşırı büyük bademciklerin alınması, rezonans boşluklarını genişleterek hastanın sesine olumlu bir etki yapabilir. Yine de bu sorunun, ses sanatçısının mesleki yaşamının erken dönemlerinde halledilmesi daha sağlıklı olacaktır.

Tiroidektomi (Guatr Ameliyatları) ...Tiroidektomi gibi boyun bölgesine yapılan ameliyatlar ses değişikliklerine neden olabilir. Bu durum nadir de olsa ameliyat sırasında gırtlağa giden ve ses tellerinin hareket etmesini sağlayan sinirlerin zedelenmesine bağlı olarak ortaya çıkar. Boyundaki kasların kesilmesi de sesi olumsuz etkiler. Ayrıca hastayı uyuttuktan sonra kullanılan entübasyon işlemi, mukoza altında seyreden sinirlere baskı yaparak, geçici bir süre ses tellerinde hareket bozukluğuna ve ses değişikliklerine neden olabilir. Bu durumun geçici mi, kalıcı mı olduğu yönünde fikir sahibi olmak için gırtlak kaslarının elektrik potansiyellerinin ölçülmesi gerekir.

Göğüs ve Karın Ameliyatları ...Bu bölgelere yapılan ameliyatlar solunum ve karın kaslarının desteğini etkilemekte ve ses kalitesinde değişikliklere neden olmaktadır.
Kronik Kansızlık ....Kansızlığın da ses kısıklığına yol açtığı saptanmıştır.
Bademcik İltihabı ...Ses sanatçılarına da diğer hastalar gibi tanı konulup tedavi edilir. Ancak hastanın, bu tedavi sırasında sesinde değişiklikler olabileceği konusunda bilgilendirilmesi gerekir.
Rezonans Boşluklarını İlgilendiren Uyumsuzluklar ...Büyük yutak, küçük gırtlak ya da bunun tersi, çok büyük dil ve çene açılım eksikliği gibi organik farklılıklar sesi olumsuz etkileyen faktörlerdir. İşitme Kaybı Şarkıcılardaki işitme kaybına fazlasıyla dikkat edilmelidir. İyi şarkı söylemenin temelinde işitsel kontrol yatar. Eğer şarkıcı işitme kaybının farkında değilse, kontrol mekanizmasındaki değişimler nedeniyle sesinde bozulmalar olacaktır.

Sinüzit ...Sinüzit sırasında ya da kronik sinüzite bağlı olarak oluşan geniz akıntıları, doğrudan gırtlağı ve ses tellerini etkilemektedir. Ayrıca sinüslerin doluluğu rezonansı bozarak ses kalitesinde değişiklikler yaratır. Sinüslerin doluluğuna yol açan alerjik sorunlar ve poliplerin varlığı da sesin bozulmasını artıran faktörlerdir.

Ses Telinin Kanser Öncesi Düzensizlikleri ...Uzun süreli tahriş edici maddelerin kullanımı ya da sesin zorlanması, gırtlağın sürekli mide asidi kaçağına uğraması gibi mekanik tahrişler gırtlak mukozasında kalınlaşma, yüzeydeki tabakanın kabalaşması gibi değişimlere yol açar. Tahriş edici maddeler yüzeydeki tabakayı farklı derecelerde etkiler. Bunların muayene sırasında fark edilmesi, bu konuda alarma geçilmesini ve daha sıkı bir takip yapılmasını zorunlu kılar. Sorun büyüyerek mukoza tabakasında hücre çekirdeği değişimlerinden, diğer tabakalardaki düzensizliklere kadar gidebilir. Değişimler hafif, orta ve ağır olarak sınıflandırılır. Ağır formdan sonraki değişiklikler kanser olarak değerlendirilir. Bu tip kanser öncesi belirtilerde en sık ve önemli klinik bulgu, üç haftayı aşan ses kısıklığıdır. Ses kısıklığı hafif ya da şiddetli olabilir ve genellikle gün sonunda yorgunluğa bağlı olarakçok şiddetlenir. Diğer bulgular ise boğazda kazınma, yaygın düzensizliklerde ise boğazda kuruluk ve yabancı bir cismin takıldığı duygusudur. Kesin tanı ancak biyopsi ile mümkündür. ...Bu tür düzensizlikler saptandığında hekimin önerileri öncelikle şunlardır: En başta tahriş edici madde olan sigara tamamen terk edilmelidir. Sesin zorlandığı durumlarda ses terapistine başvurulmalıdır. Solunum yolu enfeksiyonlarından korunmalı ve mukozada yaptığı olumlu etkiler göz önüne alınarak "A" vitamini kullanılmalıdır. Hasta sık aralıklarla izlenmeli ve gerekirse tekrar tekrar biyopsiler alınmalıdır.

Kas Gerilimine Bağlı Ses Kısıklıkları ...Organik değişiklikler fonksiyonel ses bozukluklarına neden olabileceği gibi, fonksiyonel bozukluklar da gırtlakta bazı ikincil sorunlara yol açabilir. Fonksiyonel dediğimiz bu işlevsel ses değişikliklerinde solunum organının aktivitesi, ses tellerinin kütlesi ve gerilimi, solunum yollan ile ilgili kas aktivitesi, hattâ tüm vücut aktivitesi rol oynar. ....Bu konuda yapılan çalışmalar fonksiyonel ses hastalığı bulunan tüm hastalarda kas gerginliğinin bozulduğunu, özellikle gırtlağın ses tellerinin bulunduğu bölümünde kasılmalar olduğunu göstermiştir. Kas gerilimine bağlı ses kısıklıkları, fonksiyonel ses değişimleri ile eş anlamlıdır. Dört ayrı tipi vardır. Birinci tipi ses telleri düzeyindeki kas gerilimine bağlıyken, diğer üçü ses telleri üzerindeki bölgeyi ilgilendirmektedir. ....Tedavide amaç, fizyolojik olmayan kas gerilimini ortadan kaldırmaktır. Bu amaca yönelik olarak ses egzersizleri önemli bir yer tutar. Olguların yaklaşık yüzde 65 ya da 70'inde bu yolla başarılı bir tedavi sağlanabilir. Bazen yaklaşık olarak iki haftalık ses istirahati yeterli olmaktadır. Hastaya nefes egzersizleri, ses ve rezonans çalışmaları, gevşeme uygulamaları yaptırılmalıdır. Özellikle bu tedaviye cevap vermeyen hastalarda psikiyatristten de yardım istenebilir. İlaç tedavisinin etkinliği sınırlıdır, ancak bazı durumlarda sakinleştirici ve kas gevşetici ilaçlar kullanılabilir.


Sese Zararlı Alışkanlıklar
-Sese Zararlı Olan Alışkanlıklar
1- Şan eğitimi alınmayışı:...Şarkıcılar, özellikle de pop şarkıcıları şan dersi almazlar ya da kısa bir çalışma sonrasında dersleri bırakırlar. Şan derslerine devam ederlerse opera şarkıcıları gibi şarkı söyleyeceklerini zannederler. Oysa iyi bir eğitmenle çalıştıklarında böyle bir şey söz konusu olamaz. Şarkı söylemenin temel ilkeleri hangi tür müzik yapılırsa yapılsın aynıdır. Üstelik pop şarkıcılarında temel bilgilere sahip olmak, bir opera sanatçısından daha fazla gerekebilir, çünkü haftanın altı günü, gecede iki-üç saat çalışmak zorunda olabilirler. Pop müzik ortamında şan hocalarına karşı olumsuz bir önyargı vardır. Belki de yeterli deneyimi olmayan şan hocalarıyla çalışmanın sonucu yanlış bir imaj geliştirmişlerdir, bilinmez. Şan eğitimine devam etmemek için en sık öne sürülen bahane hastalıktır. Tabii ki bu da yanlıştır. Çünkü hastayken de çalışabilmek için ayrı teknikler vardır. Deneyimli şarkıcılar da şarkı söylemeyi çok iyi bildiklerini düşünerek şan dersi almazlar. Bu çok yanlıştır çünkü bir süre sonra vokal tekniklerini değerlendirecek eğitmenleri olmadığından performansları düşer. Oysa bazı çok ünlü sanatçılar, kariyerlerinin doruğunda bile ders almayı sürdürürler.
2- Sesinizi kullanmaya başlamadan önce ısıtmamak : ...Şarkıcı her yeni güne on dakika sesini ısıtarak başlarsa, konuşma sesinin kontrolü kolaylaşır ve sağlıklı sesinin ömrü daha uzun olur.
3- Egzersiz yapmamak : ...Şarkı söylemek spor yapmak gibidir. Her ikisinde de iyi bir solunum sistemi, iyi bir kondüsyon ve iyi bir genel sağlık gerekir. Üstelik, bu yalnızca şarkı söylerken koşan, kendisini yerlere atan, düello yapan ve dans eden opera sanatçıları için değil, tüm şarkı söyleyen profesyonel ses sanatçıları için geçerlidir.
4- Sesinize uymayan parçalar seçmek :....Sesinizin sınırları ile tatmin olmayıp baritonsanız tenor parçaları, lirik sopranoysamz koloratur soprano parçalarını söyleyin, sonuçlarım kısa sürede görürsünüz. Sesinize uygun repertuvar seçmezseniz ses tellerinizi harap edersiniz.
5- Sigara içmek : ...Özellikle pop müziği şarkıcıları bol miktarda sigara içerler. Sigaranın ses tellerine yaptığı zararlar birçok bilimsel araştırmayla kanıtlanmıştır. Gırtlak kanseri, akciğer kanseri gibi hastalıklar bir tarafa bırakılsa bile, sigaranın ses telleri mukozasında tahriş, akciğerlerin kapasitesinde azalma gibi sanatçının performansını etkileyecek zararları vardır. "Şu ünlü sanatçı sigara içmesine rağmen gayet güzel şarkı söylüyor" gibi bahaneler yanlıştır. Çünkü profesyonel bir şarkıcı, gırtlağının sağlığından sorumludur ve ses organlarından alabileceği en yüksek performansı almakla yükümlüdür.
6- Alkollü içkiler içmek :...Alkollü içki içmek şarkıcıya birkaç yönden zarar verir. Öncelikle damarları genişleterek mukozanın salgılarını bozar. Çok az içildiğinde bile, şarkıcının eğitmek için yıllarca uğraş verdiği kasların ince motor ayarı bir anda bozulabilir. ...Akşam yemeğinde düzenli olarak az miktarda içki içme alışkanlığı olan bazı şarkıcılar, bundan etkilenmeyebilir. Ancak bu şarkıcılar bile alkol miktarını artırırlarsa zor durumda kalabilirler. Genel olarak alkol kullanmayan şarkıcılar konserlerinin olduğu gün kesinlikle içki içmemelidirler. ...İçkinin bir diğer zararı içerdiği bazı maddeler nedeniyle birçok kişide alerji yaratmasıdır. Bazı üzümlerden ve yulaftan yapılan içkiler alerjiye yol açabilir. Burun tıkanıklığı ve burun akıntısı olabilir. Bu nedenle şarkı söyleyeceği gün şarkıcının alışkın olmadığı içkileri içmemesi gerekir. Yoksa hiç hesapta olmayan bir alerji ile uğraşmak zorunda kalabilir.
7- Uyuşturucu kullanımı : ...Uyuşturucu kullanarak algılama ve şarkı söyleme yeteneğinizi bozabilirsiniz. Bazen de ağrı hissetmediğiniz halde ses tellerinizde kanama ve çeşitli travmalara yol açabilirsiniz. Üstelik bu tahribatın farkına ancak ertesi gün varırsınız. Uyuşturucu kullanmaya devam edin ki sesiniz titremeye başlasın, bunu da şarkı söyleyerek herkese dinletin!
8- Gürültülü ortamda sohbet etmek ve şarkı söylemek
...Genellikle gürültülü ortamlarda şarkı söylenir. Opera sanatçıları orkestra ile söylerken seslerini kontrol etmeyi bilirler. Bunu kulaklarından çok, gırtlaklarından gelen titreşimler sayesinde başarırlar. Pop sanatçıları ise güçlü amplifikatörlerin bulunduğu daha gürültülü ortamlarda şarkı söylerler ve kendilerine doğru çevrilmiş monitörlerle kontrolü sağlamaya çalışırlar. ...Korolarda da benzeri sorunlar yaşanır. Koroda şarkı söyleyen kişi, tek başına şarkı söylerken çıkardığı sesten daha yüksek volümde söyleme eğiliminde olur. ....Bir konserden ya da gösteriden sonra sanatçıların bir yerlerde toplanıp günü değerlendirme, kutlama alışkanlıkları vardır. Bu bir bar, lokanta gibi gürültülü bir ortam olabilir. İnsanlar gürültülü ortamlarda seslerini yükseltme eğilimindedirler; karın kaslarım kullanmayı bırakırlar, ses koruma alışkanlıklarını unuturlar. Akşamki gösteri sırasında ses zaten yorulduğundan, gürültülü bir ortamda yüksek sesle hattâ bağırarak konuşulduğunda daha da olumsuz etkiler doğacaktır. Ertesi sabah karşılaşılabilecek sürprizler için hayal gücünüzü kullanabilirsiniz... ...Konuşma alışkanlıklarım bozan başka ortamlar da vardır. Arabalar, otobüsler, uçaklar da bunlardan bazılarıdır. Uçaklarda nem oranı düşüktür, bu durum mukozada kurumaya yol açar ve uçak yolculuğunda uzun süre sohbet etmek sese zarar verebilir. İdeal olan, ses sanatçısının konuşma eğitimi de almış olması ve sesini ortama göre ayarlayabilmesidir. Bir süre sonra bu öğrendiklerini, zorlanmadan, normal yaşamının bir parçası haline sokabilir. 9- Yiyin, için, eğlenin, kendinizi harcayın ....Herkes iyi ve zevkine göre yaşamayı sever. Sanatçılar genel olarak hoş sohbet, yaşamı seven, eğlenmekten hoşlanan kişilerdir. Geç saatlerde çok yemek yemek zararlıdır. Ses sanatçısı kendisini sporcu gibi görmelidir. Çok yemek yediği için şişmanlayan, geç yemek yiyip yattığı için sindirim sistemini zorlayan ve bu nedenle "mide sıvısının boğaza geri akması" sorunuyla karşılaşan sanatçının işi zordur. Şişmanlık; solunum ve karın kaslarının çalışmasını zorlaştırır. Bu durumda şarkıcının tekniği de bozulur. ...O toplantı senin, bu bar benim sabahlayan ses sanatçısının yorgunluktan gözleri yanar, boğazı kurur, hücrelerinin kendini yenileme olanağı azalır. Her gecesini bu şekilde geçiren sanatçının performansının ne kadar artacağına siz karar verin.
10- Yanlış İlaç Kullanımı :...Bazı ses sanatçıları düzenli olarak doktor kontrolü altındadır ve bir süre sonra hastalıklarının belirtilerini tanımaya, yapılacak tedaviyi de bilmeye başlarlar. Ama alacağı ilaca kendisinin karar vermesi çoğu kez yarardan çok zarar verir. İlaçlar kimyasal maddelerdir. Uygun olmayan yer ve zamanda, yanlış süre ve dozajda içilen ilaçlar zararlı olabilir, yan etkiler gösterebilir. ...Görüldüğü gibi sesimizi kaybetmek o kadar da zor değil. Yeter ki bunu isteyelim! Yukarıdakilisteyi genişletmek de mümkün. Sizler bile deneyimlerinizden yola çıkarak yeni eklemeler yapabilirsiniz. Hepinize kolay gelsin.


Nefes ve Diyafram Teknikleri
-Nefes Teknikleri Ve Diyafram
Nefes Egzersizleri ve diyafram kullanımı :
...Doğru şarkı söyleyebilmeye en önemli başlangıç doğru nefes almak ve nefes almayı kontrol etmekle başlar
...Doğduğumuzda nefesimiz en doğal haliyle doğru olarak alınır.Bebekler nefes alırken,ağlarken,çığlık atarlarken çok doğru bir şekilde seslerini kullanırlar.Dikkat ettiyseniz bebeklerin ağlamaları çok yüksek güçte olmasına rağmen seslerinde kısılma olmaz.Çünki doğru yerden nefes almakta ve seslerini doğu yerde tınlatmaktadırlar.Ancak yaş ilerlediğinde durum çoğunlukla değişmektedir.Farkında bile olmadan çocukluğumuzda doğru şekilde kullandığımız nefes alış bölgemizi değiştirip göğüs yani akciğerden alınan nefes haline getirmişizdir.
...Nefes alış ve verişini kontrol edebilmek için ilk önce çalışma metodlarını anlamanız ve uygulamamız gerekir..
...Akciğerlere aldığımız göğüs nefesini diyafram adalesine doğru göndermek gerekir.Göğüs nefesi aldığımızda göğüs kafesimiz şişer ve omuzlarda yukarı doğru kalkar.Nasıl nefes aldığınızı inceleyiniz....Diyafram kaburga kemiklerinin hemen altında midenin hemen üzerinde arkada sırtımıza kadar uzanan ince bölgedir(adale).Biz nefesimizi alırken göğsün değil bu bölgelerin şişmesi gerekmedir.Bu bölgeye alınan nefesle Akciğerlere alınan nefesin farkı ;diyafram nefesinin uzun süreli tutulabilme özelliği olmasıdır.Tabii ki bu nefesin tutulması için sadece o bölgeye alınacak nefes yeterli değildir.Özel olarak nefes egzersizleri çalışarak az nefesle,az enerji harcayarak kontrol etmeyi ve şarkı söylemeyi öğrenmek gerekir.İnsan vücudunu bir pet şişe gibi düşünmek gerekirse.Suyun önce dibe doğru dolması gibi nefesi önce aşağıda diyafram bölgesine alıp sonra suyu ağır ağır boşaltır gibi nefeside azar azar vermeyi öğrenmek gerekir.
...Şarkı söylerken en doğru kullanım;nefesi tasarruflu yani azar azar kullanmaktır.Oysa Akciğerden alınan ve göğsün şişmesiyle alınan nefes çabuk bitimlidir.Diyafram nefesi uzun soluklu şarkı söylemenin en önemli şartıdır.
Diyafram nefesi nasıl alınır ?
...Yukarıda yazılanları okudunuz ve nefesinizi diyaframa almaya çalıştınız ama hala göğsünüzün şiştiğini görüyorsunuz.Omuzlarınız da bu esnada yukarıya doğru kalkıyor.Bu durumda nasıl yeniden bebekliğimizdeki doğru nefes alma düzenine dönebiliriz.
...Diyafram nefesi almak için yatağa sırt üzeri uzanın.Önce nefesinizi tamamen boşaltın sonra burnunuzdan nefes alın.Karın bölgenizin ve diyaframızın şiştiğini göreceksiniz.Bu bölgeyi arkaya doğru (sıtınıza doğru da)genişleterek nefes alıp verin ve geliştirmeye çalışın.Şimdi hafif bir kuvvetle nefesinizi sanki hava kaçıran bir balon gibi ''ssss'' sesiyle kesiksiz olarak vermeye başlayın.Nefes verişinizde dalgalanma olmasın.(Arada kuvvetli sonra yeniden hafifleyerek değil).Nefesiniz bitene kadar sürdürün.Bu bölgedeki kaslarınızı hissetmeye başlamışsınızdır.Unutmayın nefes bu bölgede alınarak tüm Şan egzersizleri ve Şarkılar çalışılır.Aynı nefes alışı ayakta da uygulamaya çalışın.
...3-4 gün bu basit başlangıç egzersizlerini çalışabilirsiniz.Egzersizler sırasında oksijeni fazla alıp verdiğiniz için baş dönmesi olabilir.Mutlaka ara verip,dinlenerek çalışın.(10 dakikalık aralar olabilir.)Tabii ki tüm egzersizleri bir hoca denetiminde çalışmak en faydalı olanıdır.Kendinizi egzersizler sırasında hiçbir şekilde zorlamayın



1-Diksiyon :
Diksiyon sanatının önemi :
...Dinleyici ne zaman bir şarkı duysa, Söz ve Müzik unsuru onun şarkıyı hayalinde canlandırabilmesi ve beğenmesi için önemli unsurlardır., Hisler ve duyguları anlatmada sözler etkendir..Dinleyici şarkıyı her dinlediğinde daha fazla yakınlık duyar ve her santimetresine kadar şarkıyı öğrenir.Ve o şarkının sözlerinde kendinden de birşeyler bulur....Vokal müzikte Sözler ve Müzik çok önemlidir.Öyleyse sözler ne kadar anlaşılır olursa karşınızda bırakacağınız etki ve anlaşılabilirlik de o oranda artacaktır.
...Bu tabii ki her tür müzikte olmaz.Enstrumantal ve Klasik müzikte besteci veya kompozitörlerin fikirsel,tamatik başarıları öne çıkmaktadır.,.Bizim sözler için söylediğimiz ; temiz anlaşılabilir olma gerekliliği : Türkü,Rock,Blues,Caz ,Türk Müziği vs.. gibi sözlü müzikler için söylenebilir.....Şarkı söylerken en dikkat edilecek nokta tüm kelimeleri son hecesine kadar şarkı içinde duyurmaktır.Bu problem kayıtlarda sıkça karşılaşılan bir durumdur.Dinlediğmiz birçok şarkıcının maalesef bu yanlışı yaptığı,aynı dilde konuşmamıza rağmen sözleri tam olarak anlayamadığımız nice şarkılar ve şarkıcılarımız mevcuttur.Şarkının son heceleri yutulup gitmiştir.....Oysaki bu problemi engellemek zor değildir.Ancak şan konusunda kişi kendini değerlendirirken yeteri derecede dikkatli olmayabilir.Problemi engellemek için nefes çalışırak ,tüm heceleri son notasına kadar doğru bir diksiyonla vurgulamak duyurmak gerekir.....Unutulmamalıdır ki sözleri anlaşılamayan bir müzik dinleyicide herzaman yarım duygular uyandıracak ve sizin anlatmak istediğiniz şeyleri engelleyecektir.

GÜZEL KONUSMA & DIKSIYON
...Güzel ve etkili konusmada diksiyon (söylenis-telaffuz-pronounciation) yani seslerin dogru çikarilmasi son derece önemlidir. Fonetik bilgisi seslerin çikarilisini inceler. Diksiyon ise buna ek olarak daha genis bir kapsamda, ses organlarinin dogru sesleri çikarabilecek sekilde egitilmeleri üzerinde odaklanir. Bu yönüyle diksiyon önemli ölçüde fonetige dayanir. Ancak biz bu bölümde konunun fonetik yönü üzerinde ayrintili durmayacagiz.....Türkiyede seslerin çikarilmasinda yörelere göre farklilik vardir. Ancak güzel seslendirmede daha çok Istanbul agzi esas alinir. Seslerin gerektigi gibi çikarilabilmesi için ses aletlerinin- girtlaktan baslayarak dil, dudaklar, çene ve buruna kadar tüm ses aletlerinin egitilmesi gerekir. Bu çerçevede asagida çesitli alistirmalar yer alacak. ....Alistirmalari yaparken ses çikislarini netlestirecegiz. Iyi bogumlanma yani heceleri netlestirerek seslendirebilmek için dudak tembelligini ortadan kaldirmamiz gerekir. Sesleri ses organlarini abartili kullanarak çikaralim. Asagidaki doküman dört bölümden olusmustur: ....Birinci bölüm ses organlarinin egitimine iliskin alistirmalar; ikinci bölüm, sesli harflerin çikarilisi; üçüncü bölüm sessiz harflerin çikarilisi ve kullanimini anlatmaktadir. Dördüncü bölüm ise sesli ve sessiz harflerin cümle içinde karisik sekilde kullanimina iliskin alistirmalardan olusmaktadir. ....Bu alistirmalarda verilen örnek cümle veya hecelerin bikmadan israrla tekrar tekrar seslendirilmesi gerekir. Bu çalisma sürdürüldükçe seslerin agizdan akarcasina çikmaya basladigini, baslangiçtaki zorlanma veya tutuklugun ortadan kalktigini göreceksiniz.....Diksiyon sesin güzel çikmasini ve sözlerin dogru seslendirilmesini amaçlayan sanatin adidir. Diksiyon bu yönüyle ses ve söz üzerinde odaklanmistir. Sözün içeriginin kodlanmasi yani etkili iletisim diksiyon sanatinin disinda kalan bir konudur. Ancak konu üzerinde olusturulan eserlerde bir karmaşanin mevcut oldugunu da itiraf edelim. ....Diksiyon bölümünde diksiyonun temel ögeleri üzerinde durulmustur. Bu ögeler söylenis-fonetik, bogumlanma, vurgu, durak ve ulamadan olusmaktadir. Fonetik seslerin dogru çikarilmasiyla ilgilenen bir alandir. Boğumlanma, seslerin birbiri ardina tam ve tok sekilde kaybolmadan çikarilmasi alaniyla ilgilenir. Vurgu, söylemedeki monotonlugun kirilmasini saglayan, her dilde kendine özgü gelisen bir telaffuz konusudur. Yazi noktalamasi ve duraklariyla konusma noktalamasi veya duraklari birbirinden farkli olabilmektedir. Durak bölümü, bu sorunun çözümünü amaçlamaktadir. Ulama çalismalarina gelince, bu çalismalar kelimeler arasinda uyumlu geçisler saglamayi amaçlamakta ve dilin dogal kurallarindan yararlanmaktadir.
Söylenis-Fonetik
...Söylenis bölümünde sesli ve sessiz harfleri ayri ayri inceleyecegiz. Türkçede 8 adet sesli ve 21 adet sessiz harf vardir. Sesli harfleri "ünlü", sessiz harfleri de "ünsüz" kelimesiyle tanimlayacagiz. Türkçemizdeki ünlüler "a, e, ,i, i, o, ö, u, ü"den olusur. Ünsüzler ise "b, c, ç, d, f, g, g, h, j, k, l, m, n, p, r, s, s, t, v, y, z" den olusur. Söylenis bölümünde ünlü ve ünsüz harflerin fonetigini ögrenecegiz. Asagida konular hem anlatilmis hem de gerekli alistirmalar birlikte verilmistir.

Ses Organlarını Geliştirme :
...Akcigerlerden çikan hava girtlaktan geçerken ses tellerinde titresimler olusturur, bu titresimlerle girtlak yapisina göre degisik sekillerde çok zayif sesler olusur. Bu sesler diger ses organlariyla yogrulur, titresimlerle rahatlikla isitilebilecek kadar büyür ve kimlik kazanir. ....Herkesin ses organlarinin yapisinin farkliligi ölçüsünde farkli sesleri veya ses kimlikleri vardir. Burada önce ses organlarimizin istedigimiz sesi çikarabilecek yetenege ulasmasini saglamaliyiz. ...Ses organlarinin egitimi diksiyonun altyapisini olusturur. Ses organlari egitimsiz oldugunda diksiyon çalismalarinin her asamasinda tikanikliklar olusacaktir. diksiyon çalismalarinin kendisi de dolayli sekilde ses organlarinin gelisimine yol açar. Ana ses organlarini tek tek ele alalim ve gelistirilmeleri için alistirmalar yapalim.
....Dil :
....Dilimiz ünlüleri hariç tutarsak diger tüm seslerin çikarilmasinda mutlaka kullandigimiz çök önemli bir ses organimizdir. "a,e,i,i,o,ö,u,ü" den olusan ünlülerin dilimiz sabit dururken seslendirilmeleri mümkündür. Sadece farkli ünlülerde çene ve agiz içinin aldigi pozisyonun degisimine paralel olarak degisik pozisyonlar alabilir. Ancak dil özellikle bazi seslerin çikarilmasinda en önemli fonksiyonlari icra eder.....Dil agiz içinde çok rahat hareket edebilmelidir. Dilin ön alt dislerin köküne, ön alt dislerin üst bölümüne, ön üst dislerin köküne, kivrilarak üst dudaga dokunabilmesi gerekir. Dilin ucu rahatlikla kasilabilmeli ve kivrilabilmelidir. Dilin agiz içinde sag ön ve arka yönde, sag ve sol yönde veya ucundan kivrilarak geriye dogru hareketi rahat olabilmelidir......Eger dilimizin kaslarinin dilimize rahat bir sekilde hakim olmasini saglayamazsak özellikle dilimizi kullanarak çikardigimiz seslerin bozuk çiktigini görürüz. Degisik milletlerin dillerindeki fonetik özellikler farkli dil yeteneklerini gerektirebilir. Örnegin Japonca "tsu" sesi, Ingilizce "the" sesi, Arapça'daki "peltek z" Türkçe fonetiginde bulunmaz. Bu sesleri çikarabilmek için de o milletlerin fonetikleri çerçevesinde dilimizi gelistirmemiz gerekir. Eger dilimizin kullaniminin genel anlamda gelistirilmesini saglamayi basarirsak, bu yetenegimiz yabanci dil ögrenirken "telaffuz- pronounciation" sorununu çok kolay asmamizi saglayacaktir......Türkçe'de dil tembelliginin en fazla olumsuz etkiledigi sesler sunlardir: "c, ç, d, j, l, n, r, s, s, t, z" Eger bu seslerden herhangi birini çikarmakta güçlük çekiyorsaniz veya seste bogukluk, olusuyorsa dil egzersizleri üzerinde yogunlasmaniz gerekecektir.
Sesin Çıkışını Düzeltme :
...Güzel ve etkili konusmada önemli bir konu sesin mükemmel çikisidir. Sesin mükemmel çikisi ses çikisi ile nefesin kullanimi arasinda basarili bir uyum olusturulmasini gerektirir. Düzgün sesin dört temel özelligi vardir. Bunlar sesin "isitilme düzeyi)yükseklik)", "sesin hiz düzeyi", "hosa gitme/tini düzeyi", "degisirlik/bükümlülük düzeyi"nden olusmaktadir. Asagida bu özellikleri ögrenelim ve gelistirmeye çalisalim.
....Isitilebilme-Yükseklik....Bazi insanlarin sesleri bir metre mesafeden bile güçlükle duyulabilmektedir. Böyle bir sesle yapilan konusmanin anlasilabilmesi son derece güçtür ve dinleyiciler dinlerken psikolojik gerginlik içerisine girerler. ....Ses dinleyiciler tarafindan isitilebilecek kadar yüksek olmalidir. Normal ses kalabalik kitlenin en uzagina ulastirilacak kadar yüksek çikmalidir. Ancak yüksek ses bagirmaya dönüsmemelidir. Bu anlamda eger mikrofon kullanmiyorsaniz özellikle konusma yaptiginiz toplulugun büyüklügüne dikkat etmelisiniz. Hemen yaninizdaki bir arkadasiniza 20 metre uzaktaki insana konusur gibi konusursaniz sesin yüksekligini hatali kullanmis olursunuz. Sesin yüksekligi salonun büyüklügüne göre ayarlanmalidir. Ancak sesi yükseltirken "bagirma" tonu olusturmamak çok önemlidir. ....Dikkat edin: Kaç kisilik bir guruba konusuyorsunuz? Salonunuz ne kadar genis? Ortamda gürültü var mi? Sesiniz 20 metreden rahat duyulabiliyor mu? Yoksa mirilti gibi mi çikiyor? sesiniz yükselince bagirmaya dönüsüyor mu? Uygun ses yüksekligi dinleyici kitlesini tamamen ve rahatlikla kusatan sestir.....Asagidaki alistirmalar sesimizi kontrollü olarak yükseltebilmek için hazirlanmistir. Ses yüksekligimizi kontrol edebildigimiz taktirde dinleyicilerimizi de kontrol edebilecegiz


Sesin Anatomisi
1-Sesin Anatomisi :
Ses Organlarımız :
...Ses çıkaran organların hemen tamamı solunum sistemine aittir.Bir tek ağız,sindirim işin de üstlenir.Akciğerlerin,havayı emme görevi dışında havayı ses tellerine doğru üfleme görevi de vardır.Böylece ses telleri bir müzik aletine dönüşür.(Ses telleri,gerçekte tel,telcik ya da tüycüklerden oluşmamıştır.Birbirine hızlı hızlı çarpan dudaklar şeklinde hareket eden kıvrımlardır.Ancak dilimize 'ses telleri' olarak yerleşmiştir.)
...Ses tellerinin üst kısmında bulunan boğaz : Ağız boşluğu ve burun,çıkarılan sesin gücünü ve kalitesini artırmaya yararlar.Bu bölgelerin durumu,tıpkı gitar tellerinin bağlı olduğu ahşap kasa veya nefesli sazların borularına benzer.Tıp dilinde bu bölgelere rezonans boşlukları denir. Hava ,akciğerlere iki yoldan girer;burun ve ağız...Doğal olanı burun yoludur.Kitap okurken sessiz bir şekilde nefes alışınızı düşünün.Bu sırada ağız kapalıdır.Hava,burun deliklerinden girerek burun boşlukları boyunca ileler ve geniz dediğimiz burun arkası boşluğuna ulaşır.Buradan da aşağıya yönelerek boğaza geçer.
....Burun : Koku alma organı olarak tanımlanır,ancak asıl önemli işlevi havayı temizlemesidir.Burun boşluğu sanıldığından daha büyüktür;biz dışarıdan baktığımızda yalnızca burun deliklerini görürüz.Oysa burnun içine girip dış duvarlarına baktığımızda üst üste balkon gibi sıralanmış olan ve 'konka' diye adlandırılan katmanları görürüz.Konkalar burun boşluklarına giren havanın ısıtılmasından,tozlardan arındırılmasından ve hava kuru olduğunda nemlendirilmesinden sorumludur.Burun boşluklarının dış yüzeylerinin kıvrımlı olması kalorifer radyatörleri gibi yğzeyi artırma amacı taşır.Böylelikle hava ile en yüksek temas sağlanmış olur.Konkalar havanın ısı ve kuruluk oranlarına , hatta heyecan ve strese bağlı olarak şişme ve büzülme özelliğine sahiptirler.Konkaların altlarında ise mea denilen oluklar vardır.Bu oluklara sinüs boşluklarının burna açılan delikleri yerleşmiştir.
....Sinüsler : Burun boşluklarının etrafına yerleşmiş, içi hava dolu kemik boşluklardır.En büyüğü 'maksiller sinüs'tür ve gözlerle damak arasına yerleşmiştir.Alında 'alın sinüsü' , gözlerin iç kısmında 'etmoid sinüsler' , kafatasının derinlerinde,yani burnun arka-üst kısmında ' sfenoid sinüs' vardır.Sinüslerin görevi tam olarak aydınlanmış değildir.Başımızdaki değerli organların korunmasına yardımcı olduğu,sesin yankılanmasında işlevi olduğu ileri sürülmekle birlikte , yapılan bilimsel araştırmalar bu savları doğrulayamamıştır.Sinüslerin içine yerleştirilen mini mikrofonlar,konuşma sırasında sinüslerin sessizliklerini sürdürdüğünü göstermiştir.Bunun nedeni,ses dalgalarının çok küçük olan sinüs pencerelerinden içeri girememesidir.Öte yandan sinüsler polip ya da iltihapla dolu olduğunda bile seste çok büyük bir değişme olmamaktadır. Burundan başlayarak tüm solunum yolları, mukoza adı verilen ince bir zar tabakasıyla örtülüdür.Bu tabakadaki hücreler hareketli tüylerle kaplıdır ve ses kıvrımlarının altındaki salgıları yukarıya,burundaki salgıları da aşağıya doğru yönlendirerek üst solunum yollarının temizliğine katkıda bulunurlar.Aşağıdan ya da yukarıdan boğaza gelen salgılar , üzerlerinde biriken toz,toprak ve mikroplarla birlikte midenin asidi içinde yok edilmek üzere,biz farkında olmadan yutkunma hareketleri sırasında yutulurlar.Hava kirliliği gibi çeşitli çevresel faktörler nedeniyle burun mukozası çok çalışmak zorunda kalırsa,genizde insanı rahatsız eden birikintiler,salgılar oluşur. ....Boğazdaki salgıların tükürük bezleriyle yakından ilişkisi vardır.Ses yolları tükürükle ıslak tutulur.Korku ve stres bu salgının azalmasına yol açar.Bu durum aktörler ve şarkıcılarda sahneye çıkmadan önce sıklıkla görülür,ancak ilk alkışlarla birlikte tükürük salgısı da normale döner.
....Dilin ağzımızdan çıkarabileceğimiz kısmından başka,asıl büyük bölümü ağzımızın içindedir.Dilin hareketleri çok sayıda kas demeti tarafından sağlanır.Dilin,konuşmanın şekillenmesinde çok büyük bir görevi vardır. Yumuşak damak ,perdeleme işlevine sahiptir.Burundan giren hava aşağıya doğru inerken damak açılır ve havanın geçişine izin verir.Yemek yerken ise kapanarak yiyeceklerin genize kaçmasına engel olur.
.....Gırtlak : Kıkırdak yapılardan oluşan bir iskelete sahiptir.Ayrıca işlevini yerine getirebilmek için de yeterli kuvvete güçlü kaslara ihtiyaç duyar.Bu kaslar hem gırtlağın içinde hem de dışında olmak üzere iki gruba ayrılır.İç kaslar kıkırdakların yerlerini değiştirerek,ses tellerinin şeklini,durumunu ve gerginliğini etkiler.Dış kaslar ise gırtlağı aşağı-yukarı çekerek hem kıkırdakların yerlerini değiştirir hem de kabaca tiz-bas ayarı yaparlar.Gırtlak yukarı doğru yükselince ses tizleşirken,aşağı çekilince basa doğru geçiş yapar.Ancak bu durum eğitilmemiş bir ses için geçerlidir.İdealde ise ses inceltilirken ya da kalınlaştırılırken gırtlağın yer değiştirmesi ses kalitesini olumsuz olarak etkilemektedir.Özellikle ses inceltme sırasında gırtlak yükseldiğinde rezonans boşluklarında daralma ve pozisyon gereği ses tellerinin arkasında daralma meydana gelir.Bu durum amatör bir ses için geçerlidir.Eğitilmiş gırtlakta ise ses inceltme, primer olarak 'krikotiroid' kasının kasılması ile sağlanır.Bu sırada gırtlağın yükselmesi yalnızca akustik sinyalin aktarılması için kullanılır ki bu bazen inceltme sırasında gırtlağın aşağı çekilmesi olarak da ortaya çıkabilir.İleride daha iyi açıklanacak olan ,şarkıcı formantı denilen eğitilmiş ses de bu durumda ortaya çıkmaktadır.Bu nedenle opera sanatçıları dış gırtlak kaslarını,gırtlağı belirli bir seviyede tutarak ayarlarlar. .....Ses çıkaran organ olarak bilinen gırtlağın en önemli özelliklerinden biri,boyu boyun bölgesindeki çok ustaca kasılma ve süspansiyon sistemidir.Yukarıda çene ve kafa tabanına,aşağıda göğüs kafesi ve köprücük kemiklerine kaslarla tutunmuş olan gırtlak,boyun bölgesinde çok esnek bir hareket yeteneğine sahiptir.Bu özelliği gırtlağa ,hem baş ve boyundan ayrı hareket etme,hem de boyuna gelecek darbelerden kendini koruma özelliği kazandırmıştır. .....Gırtlağın toplam dokuz kıkırdağından beş tanesi çok önemlidir.Birincisi'epiglot'denilen kıkırdaktır ve gırtlağın üzerine kapanarak gıdaların yemek borusuna yönelmesini sağlar.İkincisi,kalkana benzediği için 'tiroid' kıkırdak adını taşıyan,gırtlağın en büyük kıkırdağıdır.Halk arasında 'adem elması' olarak bilinir.Yüzüğe benzediği için ,adını Yunanca 'krikoid'(yüzük) sözcüğünden alan üçüncü kıkırdak,soluk borusunun üzerine oturmuştur ve tiroid kıkırdakla birleşmiştir.Tiroid kıkırdak,krikoid kıkırdak üzerinde eğilme hareketi yapar.Bu hareket ses tellerinin gerilmesini ve sesin incelmesini sağlar.Krikoid gırtlağın arka-üst kısmında piramit şeklinde iki küçük kıkırdak daha bulunur.Bunlar ' aritenoid' kıkırdaklardır.Aritenoid kıkırdakların krikoid kıkırdak üzerindeki ekleminde mekanik olarak üç temel hareket gerçekleşir.Birincisi;orta bölümdeki kayma hareketi,ikincisi;dikey eksende dönme hareketidir.Göreceli olarak kısıtlı olan üçüncü hareket de öne ve arkaya devrilme hareketidir.Ses telleri ön uçlarından aritenoid kıkırdaklara tutunurlar.Aritenoid kıkırdaklar,eklem yüzeyleri ve kendisine yapışan kaslar sayesinde dönme ya da öne -arkaya yatma hareketleri yaparlar.Bu hareketler ses tellerini açar,kapar,gerer,gevşetir,inceltir ve kalınlaştırır;böylelikle de sesin çıkmasını sağlar.Kısaca sesin ince motor ayarı esas olarak ses telleri tarafından yapılır.
.....Ses telleri : Yapısal olarak,soluk verirken ses çıkarabilme özelliğine sahiptirler.Serbest kenarlarından aşağıya doğru bir eğim vardır ve bu eğim ses tellerinin birleşmeleri sırasında havanın soluk alıp verme sırasındaki birleşme noktasına geçişi kolaylaştırır. .....Ses tellerinin üzerini örten mukoza,gırtlağın diğer bölümlerine göre daha beyazdır.Ses telleri saniyede 100-250 kez birbirine çarparlar.Bu denli yıpratıcı bir güce dayanabilmesi için derideki gibi dış etkenlere karşı güçlü hücrelerle örülmüş olması gerekmektedir.Ses tellerinin üst kısmında yalancı ses telleri denilen iki kıvrım daha bulunur.Tüm bu kıvrımlar ve aritenoid kıkırdakların çıkıntıları boğaz muayenesinde görülebilir.......Gırtlağın alt kısmından başlayan akciğerlere hava taşıyan ana boru 'trakea' adını taşır.Trakea daha sonra iki ana bronşa ayrılır. Bu ana bronşlar da daha küçük bronşlara ayrılarak akciğerlere bağlanırlar.Akciğerde ise daha da küçük bronşlar vardır.Hava borular ters çevrilmiş bir ağacın dalları gibidir ve akciğerler havayı emdiğinde birbirine yapışmasın diye kıkırdak doku ile sertleştirilmiştir. .....Göğüs ve karın boşlukları birbirinden diyafram denilen kalın bir kas tabakası ile ayrılmışlardır.Bu kasın demetleri çevresindeki kemik yapılara sıkıca bağlanmıştır.Karın kasları kasılmadığında,diyafram kubbe şeklindedir.Kasılma gerçekleştiğinde ise kubbenin tepesi aşağıya doğru çöker ve diyafram düzleşir;bu sırada on iki çift kaburgadan oluşan göğüs kafesi genişleyerek içeriye hava girmesini sağlar.Kaburgalar aşağıya doğru hareket ettiğinde ise göğüs kafesi küçülür ve akciğerlerdeki hava dışarıya çıkar. Sesin çıkmasını sağlayan organ ve anatomik yapıları kısaca gözden geçirmiş olduk.

2 yorum:

fbm_kader dedi ki...

işime yaradi sagolun

Erdem SAKİN dedi ki...

Rica ederim.

Orkestra Notaları-Partisyonlar

 Bu bölümle birlikte özellikle Güzel Sanatlar Liselerinde görev yapan öğretmenlerin işine yarayacak orkestra düzenlemelerine yer vereceğim. ...